Yıl Sonu Envanter Çalışmaları
Daha önce de ifade olunduğu üzere, işletmenin sürekliliği kavramı nedeniyle süresiz olarak varsayılan işletme ömrü, faaliyet sonuçlarının tespit edilebilmesi amacıyla belirli faaliyet dönemlerine ayrılmaktadır. Bu aynı zamanda dönemsellik ilkesinin bir gereği ve sonucudur. Faaliyet sonuçlarının tespiti işletme içinde ve dışındaki ilgili kişi ve kuruluşlar (ortaklar, yöneticiler, devlet vb.) açısından önem kazanmaktadır. İşletme ömrünün belli faaliyet dönemlerine bölünmesi ve faaliyet sonuçlarının bu dönemler itibariyle tespit edilmesi, dönem sonu envanter ve değerleme işlemlerini zorunlu hale getirmektedir.
Dönem sonu envanter çalışmaları, belli bir tarih itibariyle işletme mali tablolarının, işletme faaliyet sonuçlarını ve işletmenin mali yapısını tam olarak yansıtmasını sağlamak amacıyla, mali tabloda yeralacak bilgilerin geçerliliği ve doğruluğunu sağlanmasına yönelik işlemleri içermektedir. Bu işlem vergi mevzuatı gereğince yılda en az bir kez mali yıl sonu dediğimiz 31 Aralık tarihinde yapılmak zorundadır. Bunun yanında Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Kanunları gereğince, geçici vergiye ilişkin olarak üçer aylık dönemler itibariyle dönem sonu işlemleri kısmi olarak yapılmak zorundadır. Yine bundan bağımsız olarak SPK’ya tabi halka açık ya da halka açık olduğu kabul edilen şirketler de üçer aylık ara dönemler itibariyle mali tablolarını hazırlamak ve dolayısıyla bu dönemlere ilişkin envanter işlemlerini de SPK mevzuatına uygun şekilde yapmak zorundadır.
VUK envanter işlemini, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir şeklinde tanımlamaktadır. Kanun envanter işleminin envanter defterine veya listeler itibariyle yapılmasını, tartılması, ölçülmesi, sayılması mutat olmayan malların değerlerinin ise tahminen tespit olunmasını zorunlu kılmaktadır.
Envanter çalışmaları ile işletmenin kaydi mevcudu ile fiili mevcudu karşılaştırılarak aradaki farkları giderecek şekilde kaydı envanter fiili envanter düzeylerine getirilir. Böyle bir durumda muhasebede de kayıtlarda gerekli düzeltmeler yapılarak mali tablolar fiili envanter bilgileri ile uyumlu hale getirilir.
Envanter çalışmaları sırasında diğer varlıklardan farklı olarak amortismana tabi iktisadi kıymetler ayrı olarak envantere alınır. Yani bu kıymetler için ayrı envanter listeleri düzenlenir ya da ayrıca bir amortisman defteri tutulur.
Envanter çalışmalarının en önemli kısmı değerleme işlemleridir. Değerleme, belirli bir iktisadi kıymetin belirli bir zamandaki kıymetinin belli bir para cinsinden ifade edilmesi olarak tanımlanır. İçerisinde subjektif unsurlar içerdiğinden dolayı, değerleme işleminin mümkün olduğunca tarafsız yapılması gerekir.
Değerleme işlemini;
- Türk Ticaret Kanunu (TTK) açısından,
- Sermaye Piyasası Kanunu açısından,
- Vergi Kanunları açısından,
incelemek faydalı olacaktır.
TTK, işletme sermayesinin haksız yere işletme yöneticileri veya ortaklarına aktarılmasının önlenmesi ve işletme ile ilişkisi bulunan üçüncü şahıslara ilişkin hak ve menfaatlerin korunması amacına yönelik olarak, bütün aktiflerin, en çok bilanço gününde işletme için haiz oldukları değer üzerinden kaydolmasını, borsada kote edilen emtia ve kıymetlerin o günün borsa rayicine göre ve tahsil edilemeyen veya ihtilaflı bulunanlar müstesna olmak üzere bütün alacakların da itibari miktarlarına göre hesap edilmesini hükme bağlamıştır. Burada bahse konu olan itibari değer, her nevi tahvil ve senetlerin, üzerinde yazılı olan değerdir.
SPK’nda yeralan düzenlemeler TTK’nda yeralan düzenlemelere paralel olmakla birlikte, daha ayrıntılı ve belirgin ölçütler içermektedir. Bu nedenledir ki, SPK ve TTK uyarınca yapılacak değerleme işlemleri, “Ticari Bilanço” ve “Ticari Kar-Zarar Tablosu“ oluşturulmasına yöneliktir.
Vergi kanunlarında değerleme, işletmenin ortakları ve diğer üçüncü şahısların menfaatlerini korumaya yönelik olarak değil, işletmelerin gizli ortağı durumunda olan devletin menfaatlerini koruma amacını taşımaktadır. Vergi hukuku TTK’dan farklı olarak azami değerleme ölçüleri değil, asgari değerleme ölçüleri belirlemektedir. Amaç vergide eşitlik ve genellik ilkesine uygun şekilde ihtiyatlı ve hassas davranmak olmaktadır. Dolayısıyla VUK’nda değerlemenin tanımı, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin tekdir ve tespitidir, şeklinde yapılmıştır.
VUK çok çeşitli değerleme ölçütleri kullanmaktadır. Bunlar;
- Maliyet Bedeli,
Satın alınan veya işletmede imal edilen mallarla ilgili olarak satın alma veya üretim maliyetini ifade eder.
- Borsa Rayici,
Değerlemeye konu iktisadi kıymetin değerleme günündeki resmi borsalarda oluşmuş fiyatını ifade eder.
- Tasarruf Değeri,
Bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği gerçek değerdir. VUK kesinlik içermediğinden dolayı, sadece alacak ve borç senetleri için bu değerleme ölçütünü kabul etmektedir.
- Mukayyet (Kayıtlı) Değeri,
Bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeridir.
- İtibari (Nominal) değer,
Her nevi senet ve tahvillerin üzerinde yazılı değerdir.
- Vergi Değeri,
Bina ve araziler için rayiç bedeldir ve yalnızca vergi hukukunda kullanılan bir değerleme ölçütüdür.
- Rayiç Bedel,
Bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım-satım bedelidir. Suistimale açık olması nedeniyle vergi kanunlarında işletmeye dahil olan herhangi bir kıymet için kullanılmayan bir değerleme ölçütüdür.
- Emsal Bedeli,
Gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir. Vergi hukukunda çokça kullanılan bir değerleme ölçütü olup, hangi hallerde ve hangi sırayla uygulanacağı yine vergi kanunlarınca tespit edilmiştir.
Temel olarak envanter yada değerleme çalışmaları aşağıdaki hesap ve işlemler üzerinde yapılmakta ve sonuçlandırılmaktadır:
- Hazır değerlerin değerlenmesi (Döviz kasası, döviz mevduatı vb.)
- Menkul Kıymetlerin Değerlemesi (Hisse Senetleri, tahviller vb.)
- Alacakların değerlemesi (dövizli ve YTL alacak ve senetler, tahsili şüpheli alacaklar, depozito ve avanslar vb.)
- Stoklarda değerleme (envanter sayımı, satış maliyetlerinin hesaplanması vb.)
- Duran varlıklarda değerleme (sayım, hurda tespiti, amortisman hesaplamaları, dönem ayırıcı hesaplarda aktarmalar vb.)
- Kısa ve uzun vadeli borçlarda değerleme (kredi faiz tahakkukları, satıcı cari hesapları, borç senetleri reeskontları, alınan depozito ve avanslar, vergi karşılık hesaplamaları vb.)
- Özkaynaklarda değerleme (karın ve yedeklerin hesaplanması vb.)